-
1 ay
ay s1) Monat m2) Mond m\ay aydın, hesap belli es ist doch sonnenklar\ay parçası ( gibi) bildhübsch -
2 sonnenklar
( fam)1) ( hell und sonnig) güneşli, açık2) ( eindeutig) gün gibi açık, apaçık, besbelli;es ist doch \sonnenklar ay aydın, hesap belli -
3 incalculable
adj. hesap edilemez, hesaplanamaz, haddi hesabı olmayan, değişken, sağı solu belli olmaz* * *1. hesap edilemez 2. hesaplanamaz* * *[in'kælkjuləbl](not able to be calculated; very great.) sayısız -
4 offen
halb \offen yarı açık;\offener Wein fıçıdan çıkmış şarap;auf \offener Straße sokağın ortasında;mit \offenem Mund dastehen ağzı açık bakakalmak;ein \offenes Haus haben ( fig) kapısı açık olmak;\offen gegenüber allem Neuen sein her yeniliğe açık olmak;das ist noch völlig \offen bunun sonu belli değil;die Post hat jetzt \offen şimdi postane açıktır2) ( Stelle) açık, boş3) ( unerledigt) açık;\offene Rechnung açık hesap4) ( aufrichtig) açık sözlü;\offen seine Meinung sagen açıkça fikrini söylemek;etw \offen zugeben bir şeyi açıkça itiraf etmek;\offen gestanden, ... açıkçası,...;\offen mit jdm reden biriyle açık açık konuşmak -
5 عديد
عَدِيد1. mahsupAnlamı: hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş2. sayılıAnlamı: sayısı belli olan3. sayı4. taneAnlamı: adet5. adetAnlamı: sayı, tane -
6 محسوب
مَحْسُوب1. mahsupAnlamı: hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş2. sayılıAnlamı: sayısı belli olan3. birkaçAnlamı: çok olmayan, az sayıda -
7 محصى
-
8 معدود
مَعْدُود1. mahsupAnlamı: hesap edilmiş, hesaba geçirilmiş2. azıcıkAnlamı: çok az, biraz3. ayrıcalıAnlamı: başkalarına benzemeyen, ayrı tutulan, müstesna4. sayılıAnlamı: sayısı belli olan5. azAnlamı: alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik, çok olmayan
См. также в других словарях:
ay aydın, hesap belli — anlaşılmayacak bir şey yok, hesap ortada, açık. anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay — 1. ünl. Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel! 2. is., gök b. 1) Dünyanın uydusu olan gök cismi, kamer 2) Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre 3) Yılın on iki bölümünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için gülmek (veya gülümsemek) — belli etmeden, gizli gizli gülmek Badik Ahmet hesap isteyen patrona, eski günleri ne çabuk unuttun? gibi için için gülümserdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzman — sf. 1) Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan (kimse), mütehassıs, kompetan Biz de işte para kazanmanın, iyi yaşamanın uzmanıyız dostum. H. Taner 2) Belli bir bilim dalında lisansüstü öğrenim derecesine sahip kimse 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kullanmak — i 1) Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu? H. C. Yalçın 2) Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
makine — is., tek., İt. macchina 1) Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü Tıraş makineleri ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük